top of page

KAYGI Bozukluğu: Kuyruğunu ısıran yılan

Kaygı bozuklukları, günümüzde en sık görülen psikiyatrik sorunlardan biridir. Kaygı, gelecekle ilgili belirsizlik ve tehdit algısından kaynaklanan normal bir duygudur. Ancak kaygı bozuklukları, kişinin günlük yaşamını etkileyen ve sosyal, iş veya kişisel işlevsellikte bozulmalara neden olan aşırı ve sürekli bir kaygı durumudur. Genel kaygı bozukluğu, panik bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, sosyal fobi, travma sonrası stres bozukluğu ve ayrılık kaygısı gibi birçok farklı kaygı bozukluğu bulunmaktadır.


Kaygı bozukluğu olan kişilerde, sürekli endişe, sinirlilik, uyku bozuklukları, konsantrasyon güçlüğü ve fiziksel semptomlar gibi belirtiler görülür. Tabi bu semptomları depresyonla karıştırmamak gerek; zira depresyon sürekli varolan üzüntü hali ile karakterize edilirken, kaygı bozukluğu adından da anlaşıldığı üzere yoğun ve süregiden kaygı durumudur. Tedavi, bilişsel davranışçı terapinin yanında bir çok alternatif olsada, yanlız ilaç tedavisi gibi tedaviler yeterli değildir çünkü size kaygılı düşüncelerinzle nasıl başa çıkacağınızı öğretemez; vücudunuzda ekmek-köfte talep zinciri oluşturur. Bilişsel davranışçı terapi, kişinin kaygı düzeyini azaltmak için kaygı düşüncelerinin ve davranışlarının yeniden yapılandırılması ve değiştirilmesi yoluyla bireyin-inanmazsınız ancak- beyninde pozitif yönlü fiziksel değişimlere yolaçar. İlaç tedavisi ise, beyindeki kimyasal dengesizlikleri düzeltmek için kullanılır; ve bu her psikolojik rahatsızlıkta böyledir.


Kaygı bozukluğu olan kişilerin tedavisi, erken tanı ve müdahale ile mümkündür. Kişi, tedaviye erken başladığında, işlevselliği ve yaşam kalitesi daha iyi olur. Kaygı bozukluğu olan kişilerin aileleri ve yakınları da destek ve anlayış göstermeli, kaygı bozukluğu hakkında bilgi sahibi olmalı ve tedavi sürecinde yardımcı olmalıdır.

3 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page